9 yıl önce
Toplumda yer etmiş olan bu tür hurafeler nedeniyle obezite hastaları mide küçültme ameliyatı olmaktan kaçınabiliyor; bunun sonucunda da yaşamlarına fazla kiloların yol açtığı diyabet ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarıyla devam etmek zorunda kalıyorlar. Aşırı kiloları nedeniyle iş, sosyal ve aile hayatlarında yaşadıkları problemler de cabası. Oysa günümüzde toplumdaki yaygın inanışın aksine obezite cerrahisindeki risk, uzman ellerde ve tam teşekküllü hastanelerde yapıldığı takdirde, herhangi bir hastalık nedeniyle uygulanan mide ameliyatlarından daha fazla olmuyor. Üstelik, hastalar ameliyat sonrasında2 yıl içinde fazla kilolarının yüzde 75-90 gibi büyük bir oranından kurtulabiliyorlar! Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca, obezite cerrahisiyle ilgili hurafeleri ve bunların doğrularını anlattı.
1-Yanlış: Mide küçültme ameliyatı olanlar ölüyor
Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine obezite nedeniyle yapılan ameliyatlardaki risk, herhangi bir hastalık yüzünden yapılan mide ameliyatlarından daha fazla olmuyor. Tabii ki obezitenin getirdiği ek sorunlar olabiliyor. Ancak obeziteyle birlikte olan diyabet, yüksek tansiyon veya damarlarda pıhtı oluşumu, ameliyat öncesi önemler alındığında hastanın ameliyat sonrası dönemini etkilemiyor. Ayrıca günümüzde uygulanan kapalı (laparoskopi) cerrahi yöntemler, ameliyat sonrasında ayağa kalkma ve hastaneden taburcu olma süresini kısaltıyor ve yara iyileşmesini hızlandırıyor.
2- Yanlış: Obezite nedeniyle ameliyat olursam eskisi gibi rahat yemek yiyemeyeceğim
Doğrusu:Obezite nedeniyle dünyada uygulanan çok çeşitli ameliyat türleri var. Bu ameliyatlar sıklık sırasına göre; sleevegastrektomi (tüp mide), gastrik bypass (midenin küçültülüp, ince bağırsağın yaklaşık 125-150 cm’ine bağlanması), ayarlanabilir gastrikband (mide kelepçesi)’dır. Bu ameliyatlardan sadece mide kelepçesi yönteminde hastalar yeme sıkıntısı yaşıyor. Balonun çok sıkmasına bağlı olarak gıda geçişi sıkıntılı olabiliyor ve hastalar bazen yemek yemekte güçlük çekebiliyor. Bu yüzden doktorlarıyla sık sık görüşmeleri ve ihtiyaç halinde bu kelepçe balonunun gevşetilmesi gerekebiliyor. Bu nedenlerden dolayı artık kelepçe yöntemi çok fazla tercih edilmiyor. Diğer iki ameliyat türünde ise yeme içme sorunu yaşanmıyor. Ameliyat öncesi dönemde hastaların yaklaşık 10-14 gün kadar sıvı gıdayla beslenmeleri isteniyor. Bu beslenme, hastaları ameliyat sonrasındaki ilk haftalara hazırlamış oluyor. Ayrıca bu dönemde bazı hastalar ağırlıklarının yüzde 10’u kadar kilo verebiliyor. Ameliyat sonrası dönemde diyetisyen eşliğinde beslenme ayarlanıyor. Hastalar ameliyat sonrası ilk 1 hafta sıvı gıda, ikinci hafta püre şeklinde gıdalar ve 4-5 hafta sonrası her şey yiyebilir hale geliyor. Yani, 5 hafta sonra ameliyat olmamış gibi rahatlıkla yemek yiyebiliyor.
3-Yanlış: Ameliyat olsam da bir süre sonra tekrar kilo alırım
Doğrusu:Obezite cerrahisi önerilen hastaların yemek yeme alışkanlıkları sorgulanıyor (şeker yeme, fazla alkol alma vb.i) ameliyat kararı ve uygun ameliyatın ne olacağı ona göre belirleniyor. Bazı hastalara hemen ameliyat önerilmeyebiliyor. Obezite derecesine göre uygun ameliyat planlanmış hastalar fazla olan kilolarının, yapılan ameliyata göre yaklaşık yüzde 75-85, bazen de yüzde 90’ını veriyorlar. Kilo verme dönemi yaklaşık 2 yıl kadar sürüyor. Bu kiloyu hastalar koruyabiliyor. Obezite ameliyatları genellikle hastaların az yemek yiyerek doymalarını sağlayan yardımcı bir yöntem. Yani, yemek yeme dürtüsünü azaltarak fazla gıda almalarını önlüyor. Ancak obezite ameliyatı olan kişi ısrarla veya zorla yemek yerse kilo alabiliyor.
4-Yanlış: Ameliyat sırasında veya sonrasında komplikasyon gelişirse ölebilirim
Doğrusu:Obezite ameliyatlarından sonra komplikasyon gelişme oranı normal bir mide ameliyatından daha yüksek olmuyor. Ameliyat bölgesinde dikiş açılması, kanama, enfeksiyon ve apse gibi komplikasyonlar oluşabiliyor. Komplikasyonlar ayrıca ek hastalıklar (pıhtılaşma sorunu, kalp yetmezliği, solunum yetmezliği gibi) sonucu gelişebiliyor. Ancak önlem alındığında bu komplikasyonların oluşması önleniyor. Eğer ameliyatla ilgili, örneğin dikiş açılması gibi bir komplikasyon oluşursa, hastanenin şartları yeterli olduğu takdirde bu sorun kolaylıkla atlatılabiliyor. Hastanede kalış süresi artsa da, komplikasyon uygun tedaviyle ortadan kaldırılabiliyor. Bu yüzden ameliyat yapılan merkezin gelişebilecek komplikasyonların tedavisinde de tecrübeli olması gerekiyor.
5-Yanlış: Doktora ameliyat olmak için gittim, ancak bana ameliyat önermedi
Her kilolu insana ameliyat önerilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün dikkate aldığı Vücüt Kitle (VKİ) İndeksi hesaplaması bulunuyor. Kilonun (kilogram cinsinden) boyun (metre cinsinden) karesine bölünmesi (VKİ=kg/m2) sonrası hesaplanıyor. Buna göre oran 40’ın üzeri ise ameliyat öneriliyor veya 35’in üzeri ve ek hastalık (diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, gibi) varsa da ameliyat tavsiye ediliyor.Bu oranlardan düşük durumda olan hastalar endokrinoloji ve diyetisyen muayenesine yönlendiriliyor.
6-Yanlış: Ameliyat olduktan sonra kilo alırsam tekrar ameliyat olmam mümkün değilmiş
Doğrusu: Obezite ameliyatlarından sonra takip altında olmayan veya verilen diyet ve egzersiz programlarına uymayan hastalar kilo alırlarsa tekrar ameliyat olabiliyorlar. Hasta eğer öncesinde mide kelepçesi ameliyatı olmuşsa, tüp mide veya mide bypass işlemine dönüştürülebiliyor. Tüp mide ameliyatı olmuşsa tekrar tüp mide ameliyatı veya endoskopik yöntemle mide daraltması yapılabiliyor. Hasta çok kilo almışsa o zaman da biliyoenterik bypass denilen ameliyat uygulanabiliyor. Hasta mide bypass ameliyatı olmuşsa, bu kez daha fazla bağırsak bypass edilerek kilo alımı durdurulabiliyor. Ancak bu tür sonuçların gerçekleşmemesi için hastaların ameliyat öncesinde titizlikle değerlendirilip, en uygun ameliyatın seçilmesi gerekiyor. Bu karar en ideal olarak, multisipliner bir ortamda, yani cerrah, endokrinolog, diyetisyen, psikiyatr, fizik tedavi uzmanı ve plastik cerrahın birlikte olduğu ortamda veriliyor.
7-Yanlış: Ameliyat sonrasında ömür boyu dışarıdan serumla ilaç almam gerekiyor
Doğrusu:Obezite ameliyatlarından sonrası düzenli bir takip programı uygulandığı takdirde damardan ilaç verilmesi önleniyor. Obezite ameliyatları başlıca iki prensiple kilo vermeye yardımcı oluyor: Gıda alımının kısıtlanması ve/veya emilimin azaltılması. Tüp mide ameliyatı midenin belirli bir kısmının, özellikle açlık hissettiren bölgenin çıkarılmasını gerektiren bir ameliyat olup, emilim bozukluğunun yok veya çok az olduğu bir ameliyat şeklidir. Dolayısıyla hastaların serumla birtakım vitamin ve mineralleri almalarına gerek olmuyor. Gerekirse ağız yoluyla alınabiliyor. Emilimi etkileyen diğer ameliyatlarda (gastrik bypass, biliyoenterik bypass, gibi) bazen dışarıdan birtakım elementler (demir, kalsiyum gibi) veya vitaminlerin (B12, D vitamin gibi) verilmesi gerekebiliyor. Bu takviye tedavi çoğunlukla ilerleyen yıllarda giderek azalıyor. Ancak hastalar zaten hayatlarının ameliyat öncesi döneminde çok fazla ilaç aldıkları için bu ek tedaviler onları etkilemiyor. Önceki ilaçlarının (diyabet, tansiyon ilaçları gibi) dozlarını çok azaltıp, hatta kesebildikleri için almaları gereken ilaç sayısı oldukça azalıyor.